İRAN-İSRAİL GERİLİMİ RUSYA İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?

İsrail'in İran'a saldırmasıyla başlayan İsrail-İran Savaşı, dördüncü gününü tamamlamış bulunmaktadır. Uzun yıllardır İsrail'in İran'a saldıracağı görüşü dile getirilse de istikrarın bir türlü hâkim olamadığı Orta Doğu'daki son gelişmeler yine de İran dahil olmak üzere birçok ülkeyi hazırlıksız yakaladı. Diğer taraftan özellikle taraflar arasında kara sınırın olmaması dolayısıyla savaşın bu şekilde uzun süremeyeceği ve yakında ateşkesin sağlanacağı görüşü hâkim. Buna rağmen neticelerine bakılmaksızın bu savaş, gerek bölgesel gerekse de küresel aktörlerle dünyadaki diğer olayları da etkileyecek potansiyele sahip. Bu bağlamda İsrail-İran Savaşı'nı yakından takip eden ülkelerden biri de şüphesiz İran ile yakın iş birliği içerisinde olan Rusya'dır.
Rusya'nın Bölgedeki Dayanağı: İran
21. yüzyılın başında Rusya'da Vladimir Putin'in iktidara gelmesiyle birlikte Kremlin Orta Doğu'da aynen Sovyetler Birliği döneminde olduğu gibi etkisini arttırsa da Arap Baharı'nın yaşanması, Rusya'nın bölgedeki varlığını olumsuz etkiledi. Arap Baharı'ndan sonra Moskova'nın bölgedeki en önemli iki dayanağı, Suriye ile İran kaldı. Rusya her iki ülkeye de yıllarca önemli destekte bulundu, bu iki ülkeyle yalnızca siyasi ve ekonomi değil, enerji ve askerî alanlarda da iş birliği geliştirdi, kendi çıkarlarını da düşünerek buradaki rejimleri dış müdahaleden korumaya çalıştı. Suriye'de Beşar Esad rejiminin iktidarda uzaklaştırılmasından sonra Rusya'nın Suriye'deki varlığı tehlikeye girerken ve günümüzde bu
ülkedeki Rus askerî üslerinin geleceği netlik kazanmazken İran'ın Rusya açısından önemi daha da artmış oldu. İran, Rusya için yalnızca Orta Doğu'da değil, Kafkasya'da da müttefik konumundadır.
Rusya da İran açısından büyük önem arz etmektedir. Rusya'nın desteğiyle İran nükleer santrale sahip olduğu gibi Moskova, İran'ı uluslararası arenada özellikle nükleer alanındaki çalışmaları dolayısıyla desteklemekte, Batı'nın yaptırımları karşısında da birbirlerine karşılıklı yardımda bulunmaktadırlar. Dolayısıyla bu iki ülke, özellikle 21. yüzyılın başından itibaren çok yakın ve çok yönlü iş birliği geliştirmektedirler. Söz konusu münasebetleri de 2025 yılının hemen başında kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması ile taçlandırmış bulundular. Peki böyle bir ortamda İsrail-İran Savaşı'nın yaşanması, Rusya'yı, Rusya-Ukrayna ilişkilerini, İran'ın 2022'de asil üye olduğu ŞİÖ'nü nasıl etkileyecek?
İsrail-İran Savaşı'nın Rusya-Ukrayna Savaşı'na Etkisi
Dördüncü gününü tamamlayan savaş, Rusya-Ukrayna Savaşı'nı adeta unutturdu ya da en azından ikinci plana itti. Bu husus şüphesiz Moskova'nın lehine bir gelişmedir. Zira taraflar İstanbul'da arka arkaya iki kez bir araya gelmelerine ve başta esir ve ölü askerlerin takası olmak üzere bazı önemli kararlar almalarına rağmen ABD Başkanı Donald Trump son günlerde her iki ülkeye de baskıyı arttırarak yakında ateşkesin sağlanmadığı takdirde Ukrayna'yı yardımları kesmekle, Rusya'yı da yeni yaptırımlarla tehdit etmektedir. ABD'nin Rusya'dan enerji kaynakları ithal eden ülkelere yüzde 500 oranında vergi uygulamasını öngören tasarının hazırlanması ve bunu bir koz olarak kullanması, şüphesiz Rusya'nın işini zorlaştırmaktadır.
İsrail-İran Savaşı'nın başlamasıyla ise Batı için yeni bir cephe açıldı. Şimdilik bu tasarı da AB ülkelerinin Ukrayna'ya asker gönderme tartışmaları da unutulmuş gibi görünüyor. Zira gerek ABD gerekse de AB kendi çıkarları doğrultusunda İsrail-İran Savaşı'nın seyrine göre farklı senaryolar üzerinde çalışmaktadırlar. Savaşın seyrine göre de ABD ve AB'nin buradaki meşguliyeti ve dolayısıyla Ukrayna cephesine mesafeleri değişecektir. Bununla birlikte Ukrayna yetkilileri şimdiden konuyla ilgili kaygılarını dile getirmeye başladılar. Nitekim Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy yaptığı açıklamada ABD'nin İsrail'e verdiği silah desteğinden dolayı Ukrayna'ya yönelik yardımların azalacağını, savaş dolayısıyla artacak enerji fiyatlarının da Rusya'yı güçlendireceğini belirtti.
İsrail-İran Savaşı'nın Rusya açısından bir başka olumlu tarafı şüphesiz Zelenskiy'in de belirttiği gibi enerji fiyatlarının şimdiden artmaya başlamasıdır. Her ne kadar AB ülkeleri enerji alanında önemli ölçüde Rusya'ya bağlılıklarını azaltsalar da Rusya enerji kaynakları için yeni pazarlar bulmuştu. Dolayısıyla AB'nin Rusya'yı ekonomik olarak çökertme planları tutmadığı gibi Orta Doğu'daki istikrarsızlık gerek gaz gerekse de petrol fiyatlarının Rusya'nın beklentisinden de yukarıda seyredilmesine neden oldu. İsrail-İran Savaşı uzadığı ve İran Hürmüz Boğazı'nı deniz seyrüseferine kapattığı taktirde Rusya gibi ekonomileri büyük ölçüde enerji kaynaklarına bağlı ülkeler bundan fayda sağlayacak. Dünya piyasasındaki sıkıştırılmış gazın yüzde 30'u, petrol ve petrol ürünlerinin yüzde 20'si bu boğazdan geçmektedir. Söz konusu istatistikler enerji kaynakları fiyatlarının nasıl artabileceği konusunda önemli ipucu vermektedirler.
Savaşın Rusya Açısından Muhtemel Olumsuz Sonuçları
Yukarıda belirtilen Rusya açısından olumlu etkilerin yanı sıra savaş uzun vadede Kremlin tarafından istenmeyen sonuçlara da yol açabilir. Bilindiği üzere 2025 yılının başında Rusya ile İran, çok yönlü askerî iş birliğini de içeren kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Her ne kadar bu anlaşma bir ülkenin saldırısı karşısında birlikte hareket etmeyi öngörmezse de ister istemez İran'ın "stratejik ortağı" üzerinde baskı yaratmaktadır. Rusya açısından bundan daha da önemlisi, belki de İsrail yetkililerinin zaman zaman nihai hedeflerinin İran rejimini devirmek olduğunu belirtmeleridir. İran'da rejim değişikliğinin Rusya açısından Esad rejiminin düşüşünden daha önemli sonuçları olacaktır.
İsrail-İran Savaşı'nın başlamasıyla merak edilen konulardan biri de İran'ın 2022'de üye olduğu ŞİÖ'nün tepkisiydi. Kaldı ki her ne kadar üye ülkeler örgütün üçüncü bir güce karşı kurulmadığını ve herhangi bir ülkeye karşı faaliyet göstermeyeceklerini belirtseler de ŞİÖ uzun yıllar boyunca NATO'ya alternatif bir güç olarak değerlendirilmektedir. Rusya ve Çin gibi ülkelerin üye olduğu ŞİÖ'nün İsrail'in İran'a saldırmasını kınamakla kalması da ŞİÖ'nün de başta BM gibi diğer uluslararası örgütler gibi uluslararası gelişmelere karşı etkili tavır almakta zorlandığını göstermektedir. Tüm bunlar şüphesiz bu örgütlerin prestijine büyük zarar vermekte, varlıklarının sorgulanmasına yol açmaktadır.
Savaşın uzamasının Rusya açısından bir başka muhtemel olumsuz sonucu, tüm sorunlara rağmen ABD ile ikili ilişkilerin düzeltilmesine yönelik çabaların kesilmesi, hatta ilişkilerin daha da gerginleşmesidir. Zira savaşın uzaması, ABD'nin müdahale ihtimalini artıracağı gibi doğrudan savaşa katılım olmazsa da Rusya ile Çin'in de İran'a vereceği desteğin boyutunu değiştirecektir. Bundan dolayıdır ki aslında Rusya da kendisi açısından muhtemel tüm olumlu neticelere rağmen savaşın bir an bitmesi gerektiğini savunmakta, bu yönde diplomatik girişimlerde bulunmaktadırlar. Nitekim Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump ile, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile birer telefon görüşmeleri gerçekleştirdiler. Rus yetkililer, taraflar arasında arabuluculuğa hazır olduklarını belirttiler ki, Donald Trump da bu teklife olumlu bakmaktadır.
Yoğun diplomatik temaslarda bulunan bir başka ülke de Türkiye'dir. İki gün içerisinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ondan fazla devletin devlet başkanı ile telefon görüşmesi gerçekleştirerek bir taraftan İsrail'in saldırılarını kınarken diğer taraftan savaşın sonlandırılması için çaba sarf etmektedir. Bu savaşın bir an sonlandırılması da aslında tüm ülkelerin çıkarınadır. Zira savaşın dozu arttıkça ülkeler kendi konumlarını daha net açıklamaya ve taraflarını belli etmeye başladılar. Bu da uzun vadede şu an yatıştırılmış sorunların da yeniden alevlenmesine yol açabilir. Bundan dolayıdır ki Türkiye ve Rusya gibi özellikle bölge ülkeleri diplomatik temasları artırmış bulunmaktadırlar.
Bu yazı, 16 Haziran 2025 tarihinde Anadolu Ajansı'nda yayımlanmıştır.